Dijital Dünyada Hakikat Arayışı
21. yüzyıl, tarihin en hızlı dönüşümlerinden birine tanıklık ediyor. İnternet, yapay zeka, sosyal medya ve dijital ağlar, insanın yaşam biçimini, ilişkilerini ve hatta düşünme şeklini dönüştürdü. Bir yandan bilgiye anında ulaşabiliyor, dünyanın öbür ucundaki insanlarla iletişim kurabiliyoruz fakat diğer yandan bu hız, ruhsal yalnızlığı ve içsel kopukluğu da derinleştiriyor.
İşte tam bu noktada, teknoloji çağında maneviyat arayışı daha da anlamlı hâle geliyor. Çünkü insan sadece biyolojik değil, aynı zamanda metafizik bir varlık ve sadece akıl değil, kalp sahibi bir yolcudur.
Teknolojinin Getirdiği Dönüşüm
Teknolojinin insan üzerindeki etkilerini iki boyutta görmek mümkündür.
- Pozitif Katkılar:
- Bilgiye erişim kolaylığı.
- Dini metinlerin, tasavvufî öğretilerin ve kadim bilgilerin dijital ortamda yaygınlaşması.
- Kültürler arası diyalog imkânı.
- Olumsuz Etkiler:
- Dikkat dağınıklığı ve sürekli uyarılma hâli.
- Sanal kimliklerin gerçek benliği gölgelemesi.
- Ruhun derinleşmeye zaman bulamaması.
Tasavvufî açıdan bakıldığında, insanın kalbine giden yol sessizlik, tefekkür ve zikirden geçerken, teknoloji çağında sürekli “bildirim” bombardımanına maruz kalmak, bu yolculuğu zorlaştırıyor.
Maneviyatın Dijitalleşmesi
Günümüzde maneviyat, teknolojinin sunduğu yeni alanlarda kendini göstermeye başladı.
- Dijital Zikir Uygulamaları: Cep telefonlarında zikirmatik uygulamaları veya Kur’an dinleme yazılımları.
- Online Sohbet ve Seminerler: Sûfî öğretilerin internet üzerinden aktarılması.
- Sanal Semâ ve Hat Sergileri: Dijital sanat yoluyla manevî estetiğin paylaşılması.
Bu gelişmeler, maneviyatı geniş kitlelere ulaştırsa da aynı zamanda bir tehlike de barındırıyor, “Ruhsal derinliğin yüzeyselleşmesi.” Çünkü dijital ortamda alınan bilgi, çoğu zaman bir tecrübeden çok “tüketilen içerik” hâline gelebiliyor.
Maneviyatın Teknoloji Çağındaki Misyonu
Tasavvufî öğretiye göre, insanın özü değişmez, sadece çevresi dönüşür. Bugün de teknolojinin hızına rağmen insanın kalbi aynı hakikati arıyor, Allah ile buluşmak.
- Zikir: Sosyal medya akışlarının gürültüsünde, insanın kalbine sessiz bir hatırlatma.
- Tefekkür: Dijital evrende kaybolmuş birey için kendi varlığını sorgulamanın yolu.
- İçsel Denge: Teknolojiyle dışa açılan insanın, iç dünyasını dengelemesi.
Tasavvufî Bir Bakış: Kalbin Teknolojiye Sözü
Mevlânâ şöyle der: “Nice parıltılar vardır ki, göz alır ama içi boştur. Nice sessizlik vardır ki, kalbe sırlar fısıldar.”
Bugünün teknolojik parıltıları da aslında insanı meşgul eden ama hakikatten uzaklaştırabilen birer “sanal ışık”tır. Gerçek ışık ise kalbin içinden doğar. Bu yüzden teknoloji çağında maneviyat, kalbin sükûtunu ve ruhun derinliğini yeniden hatırlatıyor.
Hakikati Arayışta Yeni Yolculuk
Teknoloji çağında maneviyat, insanlara şu soruları sormayı öğretiyor.
- Ben kimim?
- Zamanımı nasıl harcıyorum?
- Ruhum bu hızın neresinde?
- Dijital evrende kaybolmadan, hakikate nasıl yaklaşabilirim?
Cevap basit değil ama tasavvufun sunduğu yol açık, içsel yolculuk. İnsan, ne kadar ekranlarla kuşatılırsa kuşatılsın, kalbin hakikatini bulmadan huzura kavuşamaz.
Kalbin Teknolojiyi Aşan Yolculuğu
Teknoloji çağında maneviyat, dijital imkânlardan faydalanmayı reddetmez, aksine onları araç olarak görür. Ama asla amaç hâline getirmez. Çünkü insanın asıl amacı, dijital dünyanın sanal ışıltısında değil, hakikatin sonsuz nurunda saklıdır.
Kaynaklar:
- Annemarie Schimmel, Mystical Dimensions of Islam.
- Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî.
- Seyyid Hüseyin Nasr, Knowledge and the Sacred.
- Byung-Chul Han, The Burnout Society.


Bir yanıt yazın