İnsanın İçsel Yolculuğu
Tasavvuf ehline göre insan, zahirde bedenden, bâtında ise ruh, kalp ve nefisten meydana gelir. Nefis, insanın arzularını, tutkularını, dünyevi yönlerini temsil eder. Aynı zamanda insanın imtihanı, nefsiyle mücadelesidir. Bu mücadele bir düşmanla savaş değil, aksine bir eğitme ve terbiye yolculuğudur. Kur’an’da ve hadislerde de nefisten sıkça söz edilir.
- “Nefis kötülüğü emredicidir (emmâre).” (Yusuf 12/53)
- “Kurtulanlar, nefsini arındıranlardır.” (Şems 91/9)
Sufilere göre insanın nefsi, bir seyr-ü sülûk (manevî yolculuk) içinde farklı mertebelerden geçerek arınır.
1. Nefs-i Emmâre (Emreden Nefis)
- En alt basamaktır.
- İnsanı kötülüğe, şehvete, öfkeye, bencilliğe çağırır.
- Bu mertebedeki kişi, çoğunlukla arzularının esiridir.
- Yusuf Suresi’nde Züleyha’nın ağzından şöyle geçer: “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum, çünkü nefis kötülüğü emredicidir.”
Mücadele: İrade, sabır ve ibadetle bu nefis terbiye edilmeye başlanır.
2. Nefs-i Levvâme (Kınayan Nefis)
- Kişi işlediği günahlardan pişmanlık duyar, bu nedenle kendini sorgular.
- Vicdan devreye girer ve insan doğru ile yanlışı ayırmaya başlar.
- Kuran’da bu nefse yemin edilir: “Kıyamet gününe ve kendini kınayan nefse yemin ederim.” (Kıyamet 75/2)
Bu aşamada tövbe kapısı açılır. Aynı zamanda insan artık içsel muhasebe yapar.
3. Nefs-i Mülhime (İlham Alan Nefis)
- Allah kalbe güzel ilhamlar vermeye başlar.
- İnsanın gönlü hem ibadetlerden, hem de hayırdan zevk alır.
- Kötülükten sakınma bilinci artar.
- Kur’an’da: “Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de fücurunu ve takvasını ilham edene andolsun.” (Şems 91/7-8)
Bu mertebede insan artık Rabbinden gelen işaretleri sezmeye başlar.
4. Nefs-i Mutmainne (Huzura Eren Nefis)
- Kalp huzur bulur, aynı zamanda iman kökleşir.
- Dünya kaygıları azalır, tevekkül ve teslimiyet artar.
- Kur’an’da müjdelenmiştir: “Ey huzura ermiş nefis! Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön.” (Fecr 89/27-28)
Bu mertebe, sülûkun dönüm noktasıdır. Çünkü artık kalbin ana makamları açılmıştır.
5. Nefs-i Râdıyye (Razı Olan Nefis)
- Kul, başına gelen her şeyden razıdır.
- Hoşuna gitmeyen olaylarda bile Allah’ın takdirine itiraz etmez.
- Tevekkül zirveye ulaşır.
Bu makam, “rızâ” kapısıdır. İnsanın gönlü artık kaderle barışıktır.
6. Nefs-i Mardıyye (Allah’ın Razı Olduğu Nefis)
- Artık sadece kul Allah’tan razı olmakla kalmaz, aynı zamanda Allah da kulundan razıdır.
- Bu, Allah’ın sevgisine mazhar olma mertebesidir.
- İnsanın ahlakı, Peygamber ahlakıyla birleşmeye başlar.
Sufiler bu makama ulaşmayı “Hak dostu olmak” diye niteler.
7. Nefs-i Kâmile (İnsan-ı Kâmil)
- En yüce makamdır.
- Kişi artık kendini değil, bütünüyle Allah’ı görür.
- Nefis tümden arınmış, ilahi irade ile bütünleşmiştir.
- Bu makamda kişi, “ayna” gibi Hak’kı yansıtır.
- Mevlânâ’nın ifadesiyle: “Ben yok oldum, O var oldu.”
- Yunus Emre’nin: “Sen çıkıca aradan, kalır seni yaradan.” sözleri bu makamı anlatır.
Nefis Yolculuğu
Tasavvuf, nefsi öldürmek değil, aksine onu eğitmek ve hakiki kimliğine kavuşturmaktır. Bu yolculuk sabır, sebat, zikir ve aşk ile mümkün olur. İnsan her mertebede biraz daha arınır, sonunda ilahi huzura erer.
Nefis mertebeleri, sadece teorik bir anlatım değil, aynı zamanda insanın günlük hayatında yaşadığı içsel mücadelelerin bir haritasıdır.
Kaynaklar:
- Kuşeyrî, Risale
- İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmiddîn
- İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye
- Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri


Bir yanıt yazın