Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

Aşkın ve Hakikatin Şairi

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (1207–1273), Belh’te doğmuş ve Konya’da yaşamıştır. İslam dünyasının en büyük mutasavvıflarından, şairlerinden ve düşünürlerinden biridir. “Mevlânâ” unvanı “efendimiz” anlamına gelir, “Rûmî” ise Anadolu’ya (Rum diyarı) yerleşmiş olmasından dolayıdır.

Mevlânâ yalnızca bir şair değil, aynı zamanda aşkı, vahdeti ve insan-ı kâmil anlayışını şiir ve hikmet dolu sözlerle aktaran bir rehberdir. Onu farklı kılan, düşüncelerinin evrenselliği ve insanlığın derin özüne seslenmesidir.


Hayatı

  • 1207 – Horasan’ın Belh şehrinde doğdu.
  • 1215-1220 – Moğol istilası nedeniyle ailesiyle birlikte Anadolu’ya göç etti.
  • 1228 – Konya’ya yerleştiler, Selçuklu himayesinde eğitim gördü.
  • 1244 – Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Bu buluşma, onun ruhsal dönüşümünün dönüm noktası oldu.
  • 1273 – Konya’da vefat etti. Ölümü “Şeb-i Arûs” yani “Düğün Gecesi” olarak anılır, çünkü Allah’a kavuştuğu geceydi.

Öğretileri

1. Aşk (İlahi Sevgi)

Mevlânâ’ya göre bütün varlık aşk ile yoğrulmuştur. İnsan, ilahi kaynağından ayrılmıştır ve yeniden O’na dönme özlemiyle yanar. Bu yüzden aşk, insanın hakikate kavuşmasının yoludur. Aşksız insan kanatsız kuş gibidir.”

2. Vahdet-i Vücûd (Birlik Anlayışı)

İbn Arabî’den de etkilenen Mevlânâ, varlığı bir bütün olarak görür. Her şey Allah’ın yansımasıdır, insan O’nun aynasıdır. Bu anlayış, Mesnevi’nin ruhunu oluşturur.

3. İnsan-ı Kâmil

Mevlânâ’ya göre insanın gayesi, kendi nefsinden sıyrılıp, ilahi hakikati idrak eden olgun insana dönüşmektir.

4. Hoşgörü ve Birlik

Yunus Emre gibi, Mevlânâ da farklı din ve kültürlere saygılı bir anlayışı savunur. “Gel, ne olursan ol yine gel. İster kâfir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir.”

5. Semâ ve Zikir

Mevlevîlik tarikatı, Mevlânâ’dan sonra oğlu Sultan Veled tarafından kurumsallaşmış olsa da, Mevlânâ’nın ilhamıyla şekillenmiştir. Semâ, dönerek yapılan zikirdir, insanın ilahi aşkla evrene uyumunu temsil eder.


Eserleri

  1. Mesnevî-i Manevî – 25.000 beyitten fazla, tasavvufun “Kur’an’dan sonra en büyük eser” olarak anılır.
  2. Divân-ı Kebîr – Aşk ve cezbe dolu gazellerden oluşur.
  3. Fîhi Mâ Fîh – Sohbetlerinin derlemesidir.
  4. Mektûbât – Dostlarına ve devlet adamlarına yazdığı mektuplar.

Modern Dünyaya Etkisi

  • Batı’da: Goethe, Nietzsche, Emerson gibi düşünürleri etkiledi. Bugün Rûmî’nin eserleri İngilizce’de en çok okunan şiirler arasındadır.
  • Türkiye ve İslam Dünyasında: Tasavvuf edebiyatının zirvesi kabul edilir, Mevlevîlik kültürüyle yüzyıllar boyunca Osmanlı’nın manevi dünyasını beslemiştir.
  • Evrensel Barış Dili: Mevlânâ’nın sözleri, dinler ve kültürler arasında köprüler kurar.

Aşk ile Hakikate Yolculuk

Mevlânâ, çağları aşan sesiyle insana şunu hatırlatır, hakikat dışarıda değil, kalbinin derinliklerindedir. Onun yolu, akıl ile kalbin, ilim ile aşkın birleştiği bir yoldur. Bugün hala, insanlığın en büyük ihtiyacı olan birlik, sevgi ve anlayışı hatırlatır.

“Sen değilsen aşkla yanan, O halde ne diye geldin dünyaya?”


Kaynaklar:

  • Mevlânâ, Mesnevî-i Manevî
  • Mevlânâ, Divân-ı Kebîr
  • Annemarie Schimmel, Ben Rüzgarım Sen Ateş
  • Abdulbaki Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Seçmeler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir