Semavi Dinler ve Kozmoloji
Modern bilim, Paralel Evrenler fikrini Kuantum Fiziği ve Sicim Teorisi gibi karmaşık matematiksel modellerle açıklamıştır. Aynı zamanda tarih boyunca farklı kültürler ve inanç sistemleri de çoklu gerçeklik kavramına işaret etmiştir.
Özellikle Semavi Dinlerin kutsal metinleri ve teolojik yorumları. Bizim algıladığımız fiziksel dünyanın ötesinde var olan “âlemler” veya “boyutlar” fikrini barındırır.
Bu yazımızda, bilim ve inancın kesiştiği bu noktada durarak, dini metinlerdeki çoklu varoluş ve kozmoloji anlayışının modern Paralel Evren teorileriyle ne tür şaşırtıcı benzerlikler gösterdiğini inceleyeceğiz.
İslam Teolojisinde “Âlemler” Kavramı
İslam kozmolojisinde, evren sadece bizim yaşadığımız dünya ile sınırlı değildir. Kutsal metinlerde geçen “Âlemlerin Rabbi” (Rabbü’l-Âlemîn) ifadesi, tek bir fiziksel dünya yerine, sayısız varoluş katmanının varlığına güçlü bir vurgu yapar.
- Âlem-i Misâl (Misal Âlemi): Bu, ne tamamen fiziksel ne de tamamen ruhsal olan bir ara âlemdir. Maddenin şekil aldığı ancak cismin değişebildiği bir hayal ve semboller düzlemi olarak tanımlanır. Rüya, vizyon ve mistik deneyimler bu âlemle ilişkilendirilmektedir.
- Gayb Âlemi: İnsan duyularıyla algılanamayan, zaman ve mekanın farklı işlediği meleklerin, cinlerin ve ruhların bulunduğu gizli âlemlerdir.
- Karşılaştırma: Bu farklı âlemler, bilimdeki Paralel Evrenler teorisi ve ek boyutlarla çarpıcı bir şekilde örtüşür. Bizim dünyamız, bu çoklu varoluşun sadece bir “bran”ı (zarı) olabilir.
- Bu çok katmanlı varoluş fikri. Nefis Mertebeleri yazımızda ele aldığımız ruhun farklı bilinç seviyelerinde yaptığı yolculukla da paralellik gösterir.
Yahudi ve Hristiyan Geleneğinde Farklı Boyutlar
Semavi dinlerin diğer kollarında çoklu varoluş fikri, melek hiyerarşisi ve göksel katmanlar üzerinden ifade edilmektedir.
- Hristiyanlık (Gnostisizm ve Mistik Yorumlar): Erken dönem Hristiyan mistisizmi ve Gnostisizm’de, yeryüzünün yanı sıra. Bilincin farklı seviyelerine karşılık gelen “göksel küreler” veya “katmanlar” fikri yaygındır. Ruh, kurtuluşa ulaşmak için bu katmanlardan geçmek zorundadır.
- Yahudilik (Kabala): Kabala öğretisinde “Olamot” (Âlemler) kavramı esastır. En Yüce İlahi Kaynak’tan (Ein Sof) yayılan, birbiri içine geçmiş dört temel varoluş âlemi (Atzilut, Beriah, Yetzirah, Assiah) tanımlanır. Her âlem, ilahi bilincin ve varlığın farklı bir yoğunluk seviyesini temsil eder.
Bu metinler, varoluşun lineer değil, hacimli ve katmanlı olduğu inancını gösterir.
Zamanın Göreceliği ve Çoklu Varlık
Dini metinlerde, zamanın insan deneyimi ve ilahi deneyim arasındaki göreceliği sıklıkla vurgulanmıştır. Bu, zamanın mutlak olmadığı ve farklı varoluş düzlemlerinde farklı hızlarda aktığı modern fiziğin (Özel Görelilik) bir önsezisi gibidir.
- Kur’an-ı Kerim: “Rabbinin katında bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.” (Hac Suresi, 47) Bu ve benzeri ayetler, mutlak zamanın sadece İlahi varlığa ait olduğunu ve farklı âlemler için zaman algısının değiştiğini işaret eder.
- Bu teolojik görecelik, Tasavvufta Zaman ve Varlık Anlayışı yazımızdaki Ân-ı Dâim (Sürekli An) kavramıyla paralellik kurarak, zamanın mutlak değil, bilinç düzeyine bağlı bir olgu olduğunu ileri sürer.
Modern Kozmolojik Yorumlar
Bazı modern ilahiyatçılar ve bilim felsefecileri, bu kadim kavramları güncel kozmolojiyle yeniden yorumlar:
- Karanlık Madde/Enerji: Evrenin büyük çoğunluğunu oluşturan ancak göremediğimiz bu maddeler, bilim için “Gayb” (gizli/bilinmeyen) âlemlerinin fiziksel karşılığı olabilir. Görünmez olanın, görünür olanı yönettiği fikri, ezoterik ve dini düşüncenin temelidir.
- Kuantum Belirsizlik: Bazı teolojik yorumcular, Kuantum Fiziği ve Gerçekliğin Doğası yazımızda bahsettiğimiz Dalga Fonksiyonunun Çöküşü olayını, İlahi İrade’nin veya Bilincin, sonsuz olasılıktan tek bir gerçekliği (kaderi) seçme eylemi olarak yorumlar.
İnanç ve Sonsuzluk
Dini metinlerdeki çoklu âlemler, sadece cennet veya cehennemin sembolik tasvirleri değildir. Aynı zamanda varoluşun çok katmanlı ve karmaşık yapısının erken dönem haritalarıdır.
Bu metinler, insanın kozmik yalnızlığını (Fermi Paradoksu) kırarak, dünyamızın tek ve mutlak gerçeklik olmadığını vurgular. Ayrıca bizlere sonsuz ve iç içe geçmiş bir varoluşun küçük bir parçası olduğumuzu fısıldar. İnanç ve bilim, bu noktada, sonsuzluğun kapılarını aralamak için el ele vermektedir.
Kaynaklar:
- Karen Armstrong, Tanrı’nın Tarihi.
- İbnü’l Arabî, Fütûhâtü’l-Mekkiyye.
- Brian Greene, The Hidden Reality.
- Seyyid Hüseyin Nasr, İslam Kozmolojisi.
- Thomas Berry, The Dream of the Earth.
- Stephen Hawking, A Brief History of Time.








Bir yanıt yazın