İlahi Planın Bilimsel Yorumu
Kader.. İnsanlık tarihinin en eski ve en derin sorularından biri. Her şey önceden mi belirlenmiştir, yoksa biz kendi seçimlerimizle mi yazgımızı şekillendiririz? Modern fiziğin “kuantum belirsizlik ilkesi” bu tartışmaya bambaşka bir boyut kazandırmaktadır.
İslam’da kader anlayışı ile kuantum fiziğindeki belirsizlik yasası yan yana getirildiğinde, ortaya hem teolojik hem de bilimsel açıdan büyüleyici bir tablo çıkmaktadır. “Evren, mutlak bir mekanik düzen içinde işlerken bile, bilinçli bir iradenin dokunuşunu taşıyor olabilir.”
Kuantum Belirsizlik İlkesi: Bilimin Sınırları
1927 yılında Werner Heisenberg, kuantum fiziğinde devrim yaratan bir fikir ortaya attı. Bir parçacığın konumu ile momentumu (hızı ve yönü) aynı anda tam olarak ölçülemez. Bu, evrende kesinliğin değil, olasılıkların hüküm sürdüğü anlamına geliyordu.
Yani atom altı düzeyde “gelecek”, matematiksel olarak belirsizdir. Ancak bu belirsizlik “kaos” anlamına gelmez, sistemin kendi içinde düzenli bir olasılık yapısı vardır.
Basitçe söylemek gerekirse evren, hem düzenli hem de yaratıcı bir dinamizmle var olur, tıpkı kader anlayışındaki “Allah diler, kul seçer” dengesinde olduğu gibi.
Kader: İlahi Bilgi ve İnsan İradesi
İslam düşüncesinde kader, Allah’ın ilmiyle her şeyi kuşatması anlamına gelir. Ancak bu, insanın iradesini ortadan kaldırmaz. Kur’an’da “Dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin” (Kehf 29) buyurularak insanın seçim özgürlüğüne vurgu yapılmaktadır.
Yani kader, ilahi planın tamamını temsil eder, irade ise bu plan içindeki insanın aktif katılımıdır. Tasavvufta bu durum şöyle özetlenir: “Kader, kalemin yazdıklarıdır, fakat mürekkep hala kurumamıştır.” Bu ifade, hem kaderin ilahi bilgide sabit olduğunu, hem de insanın o bilgiyle etkileşime girebileceğini ima eder.
Bu konuyu daha önce kaleme aldığımız “İslam’da Kader ve Özgür İrade Sorunu” başlıklı yazımızda da başka bir perspektifden incelemiştik.
Kuantum Belirsizliği ile Kader Arasındaki Paralellik
Kuantum fiziği bize evrende hiçbir şeyin mutlak şekilde belirli olmadığını gösterdi. Bir parçacığın davranışı, gözlemcinin varlığından bile etkilenebiliyor. Bu durum “gözlemci etkisi” olarak bilinmektedir.
Tasavvufi bakış açısıyla yorumlarsak: “Evren, şuurun farkındalığıyla şekillenir.”
İşte burada kuantum belirsizliği, kaderin ilahi bilgisiyle yankı bulur. Belki de Allah’ın “Ol!” emri, bir kozmik olasılıklar alanında gerçekleşen sonsuz bir yaratım sürecidir. Her ihtimalin içinde bir kader çizgisi, her çizgide de insanın seçimi vardır.
Zihin, Gözlem ve İlahi Yaratım
Kuantum alan teorisine göre, madde en temel düzeyde “enerji dalgalarının olasılık dağılımı”ndan ibarettir. Bu dalgalar, gözlem gerçekleştiğinde “çöker” ve gerçeklik halini alır.
Bu noktada şu sorular kaçınılmazdır: Gözlemci kimdir? Bilinç, evrenin yaratım sürecinde aktif bir rol oynar mı?
Tasavvufta “İnsan, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir” denir. Yani insanın farkındalığı, ilahi bilincin yansımasıdır.
Dolayısıyla insan, her seçimiyle evrenin bir parçasını “gerçekleştirir”.
Bu konu hakkında daha geniş kapsamlı bir okuma için “Gerçeklik Algısı” başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.
Kuantum ve Tasavvuf Arasında Köprü: İlahi Olasılıklar Alanı
Bazı çağdaş Müslüman düşünürler (Örn. Seyyid Hüseyin Nasr, Osman Bakar) kuantum fiziğinin, modern bilimi metafiziğe yaklaştırdığını savunur. Çünkü kuantum, evrende “madde”den çok “mana”nın hüküm sürdüğünü ima eder.
Tasavvufta ise evren, Allah’ın isimlerinin tecellisidir, yani her an yeniden yaratılır. Kuantumun “sürekli olasılık çöküşü”, tasavvuftaki “Her an yeni bir yaratılış içindedir (Rahman 29)” ayetiyle neredeyse aynı dili konuşur. Böylece, kuantum alanı ilahi kudretin fiziksel izdüşümü gibi düşünülebilir.
Kaderi Anlamak: Kuantumla Birlikte Yeni Bir Perspektif
Eğer evrenin temelinde olasılıklar varsa, bu ilahi planın esnekliğini gösterir. Kader, sabit bir senaryo değil, yaratıcı bir etkileşim sürecidir.
Kuantum belirsizliği bize, “belirsizlik” kavramının aslında ilahi özgürlüğün bir tezahürü olabileceğini hatırlatır. Evren, hem Allah’ın ilmiyle kuşatılmış hem de insanın bilinçli seçimleriyle şekillenen bir ortak yaratım alanıdır.
Kaynaklar:
- Nasr, S. H. Islam and the Problem of Modern Science.
- Bakar, O. The History and Philosophy of Islamic Science.
- Heisenberg, W. Physics and Philosophy: The Revolution in Modern Science.
- Penrose, R. The Road to Reality: A Complete Guide to the Laws of the Universe.
- Chittick, W. The Sufi Path of Knowledge: Ibn al-‘Arabi’s Metaphysics of Imagination.








Bir yanıt yazın