Tevhid Bilinci ve Kuantum Alan Teorisi

Birlik Yasasının Bilimsel Yorumu

İnsanoğlu kadim çağlardan beri evrenin özündeki birliği anlamaya çalışmaktadır. Tasavvuf bu birliği “Tevhid” kavramıyla ifade eder, fizik ise “Alan Teorisi“yle. İlki varlığın anlamına, diğeri varlığın yapısına ışık tutar. Ama her iki dilde de aynı hakikat yankılanır, her şey birdir.


Tevhid Bilinci Nedir?

Tevhid, “birlemek” demektir, yani her şeyi Allah’ın birliğinde görmek. Tasavvuf ehli, bu idrake “Tevhid Bilinci” adını verir. Bu bilinç hâlinde, varlıklar arasında ayrım kalmaz, çünkü her şey aynı kaynaktan doğan bir tezahür olarak görülür.

İbnü’l Arabî bu durumu şöyle açıklar: “Varlıkta görünen çokluk, aslında Bir’in farklı aynalarda yansımasıdır.”

Modern terminolojiyle söylersek, evren, tek bir enerji denizinde titreşen farklı dalga biçimleridir.


Kuantum Alan Teorisi: Modern Bilimin Tevhidi

20. yüzyıl fiziği, Newton’un mekanik evren modelini kökten değiştirmiştir. Kuantum alan teorisine göre, madde dediğimiz şey aslında enerjinin yoğunlaşmış halidir. Atom altı düzeyde her şey, bir “kuantum alanı” üzerinden birbirine bağlıdır.

Bu alan, uzayda ayrı nesneler değil, aksine birbiriyle sürekli etkileşim hâlindeki enerji dalgaları içerir. Yani evrendeki her şey (yıldızlar, atomlar, insanlar) aynı “enerji okyanusunun” farklı desenleridir. Bu, tasavvuftaki Tevhid öğretisinin bilimsel yankısı gibidir.

“O’nun dışında hiçbir varlık yoktur.” (Kur’an, Kasas 88)

Kuantum fiziği bunu şöyle ifade eder. “Varlıklar bağımsız değil, alanın sürekliliğinde birleşmiş durumdadır.”


Alan, Enerji ve Varlığın Birliği

Kuantum alan teorisine göre parçacıklar kalıcı değildir, sürekli ortaya çıkar, kaybolur, yeniden oluşur. Yani “benlik” dediğimiz şey bile, geçici bir enerji düzenidir. Tasavvufta da “ben” bir illüzyon, “ene”dir. Gerçek varlık (Vücûd), Mutlak Birliktir.

Bu anlamda Tevhid Bilinci, yalnızca dini bir kavram değil, aynı zamanda kozmik bir farkındalık hâlidir. Kuantum alan teorisi de aynı şeyi fizik diliyle söyler. Ayrılık bir yanılsamadır, gerçek olan yalnızca birliktir.

Bu bakış açısı, “Simülasyon Evreni ve Ezoterik Gerçeklik” yazımızda ele aldığımız “gerçekliğin enerji temelli doğası” fikrini de destekler.


Tevhid ve Bilinç: Gözleyen Kim?

Kuantum fiziğinin en şaşırtıcı yönlerinden biri, gözlemcinin evreni etkilemesi gerçeğidir. Bir parçacığın davranışı, gözlemlenip gözlemlenmediğine göre değişir. Bu, “bilincin maddeye etkisi” anlamına gelir.

Tasavvufta bu, “Şuhûd Tevhidi” yani “görenin de, görülenin de Allah olduğu idrak”tir. İbnü’l Arabî bunu “aynü’l-yakîn” olarak tanımlar, yani hakikati bizzat görme hâli.

Bilim “ölçüm problemi” der, tasavvuf “fenâ” der. Ama ikisi de aynı kapıya çıkar. Gözleyen ile gözlenen aslında birdir.


Kuantum Alanı = İlahi Nefes

Tasavvufta bütün varlık “Nefes-i Rahmân” yani Allah’ın varlığa üflemesidir. Kuantum alanı da aynı şekilde sürekli titreşen, durmaksızın yaratım hâlinde bir “enerji denizi”dir.

Evren bir kez yaratılıp bırakılmış değildir, her an yeniden yaratılmaktadır. Kur’an’da bu, şu ayetle ifade edilir: “O, her an bir yaratış içindedir.” (Rahman 29)

Bilim bu sonsuz yenilenmeye “kuantum fluktuasyonları” der. Tasavvuf ise “Sürekli Tecelli” adını verir.


Birlik Bilinciyle Yaşamak

Tevhid bilincine ulaşmak, yalnızca entelektüel bir kavrayış değil, varoluşsal bir dönüşümdür. Kişi, benlik yanılsamasını aştığında, evrenle arasında hiçbir sınır kalmaz. Bu hâl, “Manevi Uyanış Nedir?” yazımızda anlattığımız uyanış sürecinin zirvesidir.

Bilimsel düzeyde bu, “koherans” yani uyumlu enerji hâlidir. Ruhsal düzeyde ise “tevhid”tir, ayrılıktan birliğe uyanış.


Bilim Tevhidi Yeniden Keşfediyor mu?

Modern kozmoloji, kuantum alan teorisi ve nörofizik, yavaş yavaş birlik yasasının fiziksel izdüşümlerini keşfediyor. Bilim, hakikatin “madde değil enerji” olduğunu buldukça, kadim öğretilerin diliyle buluşuyor.

Tevhid, yalnızca bir inanç değil, evrenin işleyiş yasasıdır. Bu yasa, atomdan galaksiye kadar her düzeyde geçerlidir. İnsan, bu birliğin farkına vardığında, evrenle uyum içinde yaşamayı öğrenir.

“Bir olanı görmeyen, çoklukta kaybolur, çokluğu birde gören, hakikate varır.” – Mevlânâ


Kaynaklar:

  • İbnü’l Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye.
  • Capra, F. (1975). The Tao of Physics.
  • Schrödinger, E. (1944). What is Life?
  • Kur’an-ı Kerim, Rahman 29; Kasas 88.
  • Bohm, D. (1980). Wholeness and the Implicate Order.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir