İlahi Aşkın İnsan Ruhundaki Yansıması
Aşk, insanın yaratılışının özüne işlenmiş en güçlü ilahi sırdır. Tasavvufta aşk, sadece bir duygu değil, aynı zamanda varlığın hareket ettirici kuvveti, Tanrı’nın kendini tanıtma vesilesidir.
Çünkü “Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim” sözüyle ifade edilen yaratılış hikmeti, aşkın metafiziğini anlatır. Aşk, Tanrı’nın kendini bilmesi için var ettiği yoldur.
Aşkın İlahi Kaynağı: “Gizli Hazine” Sırrı
Tasavvuf geleneğinde aşk, ilk yaratılışın nedeni olarak görülür. İbnü’l Arabî’ye göre, Allah’ın “bilinme isteği”, varlık âlemini doğurdu. Bu doğuş, bir tecelli idi, yani aşkın kendisiydi.
Aşkın kökeni bu yüzden Tanrı’nın kendi zatında gizlidir. İnsan, o ilahi aşkın bir yansıması olarak yaratılmıştır. Dolayısıyla sevgi, insanda sadece duygusal bir hâl değil, ruhun hatırlama biçimidir. “Aşk, Allah’ın nefesidir. Onunla var olduk, Onunla döneriz.”
Beşerî Aşkın İlahi Aşka Dönüşümü
İnsanın yaşadığı dünyevi aşk, aslında ilahi aşkın bir izdüşümüdür. Tasavvuf ehli, bu dönüşümü “mecazdan hakikate geçiş” olarak adlandırır.
Mevlânâ der ki: “Mecazî aşk, hakikate köprüdür.” Yani, insan bir başkasını severken aslında onda Hak nurunu görür. Ancak bu aşk, bedensel ve geçici yönlerinden arındığında, ruhun asıl sevgilisine yönelir.
Bu süreç, tıpkı Fenâ ve Bekâ yolculuğunda olduğu gibi, benliğin çözülüp İlahi Varlıkta erimesidir. Bu konunun manevi derinliğini “Fenâ ve Bekâ Halleri” başlıklı yazımızda incelemiştik.
Aşkın Kozmik Boyutu: Evrenin Kalbi Olan Enerji
Tasavvufi kozmolojide evrenin özü aşktır. Aşk, varlığı var eden enerjidir, her atomun dönme hareketinde bile onun ritmi vardır. Mevlânâ’nın ifadesiyle: “Aşk olmasaydı, gökler dönmezdi.”
Bu anlayış, modern fizikteki enerji titreşimleri kavramıyla da şaşırtıcı bir paralellik taşır. Tıpkı “Kuantum Fiziği ve Gerçekliğin Doğası” yazımızda ele aldığımız gibi, her şey titreşen bir bilinç alanıdır ve bu alan, aşkın kendisidir.
Aşkın Psikolojik ve Ruhsal Etkileri
Aşk, insanın bilincini dönüştüren bir ateştir. Aşık olan kişi artık eskisi değildir, benliği çözülür, sınırları silinir, empati derinleşir, kalp daha geniş bir farkındalığa açılır. Modern psikoloji, bu hâli “transpersonel bilinç” olarak açıklar. Yani aşk, insanı ego sınırlarının ötesine taşır.
Bu hâl, tıpkı tasavvufi cezbe (ilahi çekim) gibi, bilinci aşkın bir seviyeye çıkarır. Aşk, ruhun kendi kaynağına yönelmesidir, o kaynağa döndüğünde ise, “ben” ve “O” ayrımı ortadan kalkar.
İlahi Aşkın Sembolleri: Ateş, Şarap ve Gül
Tasavvuf edebiyatında aşk, sembollerle anlatılır. Ateş, aşkın yakıcılığını, Şarap, ilahi sarhoşluğu, Gül, sevgilinin cemalini temsil eder.
Bu semboller, görünür dünya ile aşkın gerçek doğası arasında bir köprü kurar. Aşkın dilinde ateş yakar ama aynı zamanda aydınlatır, şarap sarhoş eder ama idraki genişletir, gül güzeldir ama dikenleriyle öğretir.
Aşkın Nihai Hedefi: Vahdet Bilinci
İlahi aşkın sonunda birlik bilinci doğar. Artık sevenle sevilen birdir. “Ben” ortadan kalkar, “Biz” olur, sonra “Biz” de silinir ve sadece “O” kalır. Bu hâl, “Vahdet-i Vücud“un aşk üzerinden yaşanmasıdır. Kişi Hak’ta yok olur, ama Hak’la var olur. Bu, Bekâ’nın aşk yoluyla tecellisidir.
Yunus Emre‘nin ifadesiyle: “Aşkla doğdum, aşkla ölürüm. Ölüm, bana sevgilimin kapısıdır.”
Günümüzde İlahi Aşkı Yaşamak
Modern dünyada aşk çoğu zaman yüzeyselleşti. Fakat tasavvufi aşk, insanın varoluşunu dönüştüren bilinç hâlidir. Bu aşk, sahip olmaya değil, teslim olmaya dayanır.
Aşık, sevileni aramaz, çünkü bilir ki “Sevilen, hep oradaydı. Asıl mesele, gözün onu görebilmesidir.” Bu bakımdan ilahi aşk, ruhun uyanışı, insanın içindeki tanrısal kıvılcımın yeniden yanmasıdır.
Hakikat Yolunda Aşk
Tasavvufun tüm yolları aşka çıkar. Çünkü aşk, yalnızca duygusal bir hâl değil, varoluşun hakikatidir. İnsan, aşkla başlar, aşkla dönüşür ve aşkla sonsuzluğa yürür.
Mevlânâ’nın sözleriyle bitirelim: “Aşksız bir ömür, eksik kalmış bir kitaptır.”
Kaynaklar:
- Yunus Emre, Divan.
- İbnü’l Arabî, Fütûhâtü’l-Mekkiyye.
- Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî.
- Annemarie Schimmel, Aşkın Boyutları.
- Seyyid Hüseyin Nasr, Sufism: The Spirit of Islam.








Bir yanıt yazın